
çevreci
özgürlük
projesi
MANİFESTOSU
"VARLIK NEDENLERİ,
İNANÇ VE AMAÇLARININ
AÇIK İFADESİDİR"
Yazılanlar;
İnsanın, doğa ile ilişkisini yeniden tanımlamak ve düzenlemek adına
bu partinin görüşleridir,
Tabiat, toprağı, denizi, havası, dağı, kayası, ırmağı, her türden bitkisi,
mikro organizmasından en büyük memelisine kadar uyumlu bir bütündür.
Günümüz İnsanı ise,
Doğanın kendine hizmet ettiğini düşünen
ve onu acımasızca sömüren
parça parça yok eden,
kibirli ama kısa akıllı bir parazit organizmadır.
İnsanının değişeceği umuduyla yarınlar ve çocuklarımız için..
İnsanlık ve dünya adına kaçınılmaz yok oluşu geri döndürebilmek için..
Sevgi ve mutluluk odaklı bir yaşantı için..
YOK OLUŞU GERİ DÖNDÜREBİLMEK UMUDUYLA ...
23 nisan 2020
neden?
ÇEVRECİ ÖZGÜRLÜK PROJESİ YAPILIYOR ...
İnsanın çevre ve tabiat ile ilişkisini yeniden tanımlamak için

sürdürülemez
BİR TÜKETİM
Bugün için sağlanabilen düzen içinde,
Arabalarımıza, Uçaklara binip istediğimiz kadar gezebilmekte,
Paramız kadar et, süt her türlü gıda ve içecek tüketebilmekteyiz.
Ölçüsüzce yüksek evlerde yaşayıp,
İstediğimiz kadar eşya alabiliyoruz.
Sayılamayacak lüks ve konfor insanın hizmetindedir.
Bunun bedeli ise;
Doğaya yabancı şehirler,
tüketim odaklı kırılgan bir ekonomi,
sınavlardan ve işsizlikten yorulmuş çocuklar ve gençlik,
sosyal adaletten yoksun bir düzen,
en önemlisi SÜRDÜRÜLEMEZ bir yaşam tarzı,
enerji, ulaşım, çevre, turizm, sanayi, tarım, gıda, şehirleşmedir.

kaçınılmaz
BİR SON
Tüketime ve konfora dayalı yaşam tarzı,
petrole dayalı ekonomik faaliyetler yavaş yavaş değil,
artık hızlı şekilde sonumuzu hazırlamaktadır.
Bir insan ömrü içinde,
30 - 50 yılda, belki daha da yakın
gelecekte hiçbirşey bugünkü gibi olmayacak.
Bugün sadece havanın kirliliğinden,
domatesin ve şeftalinin tadından,
kanser artışından,
üç beş kutup ayısının ölümünden,
birkaç orman yangınından şikayetçiyiz.
Yarın sokaklardaki güvenlik derdiyle,
sürekli olan salgınlarla, gıda ve su sıkıntıyla, iklim felaketleriyle,
özgürlük kısıtlamalarıyla,
yaygın fakirlikle, göçlerle beraber yaşayacağız. Bunların sebep olacağı
savaşlar durdurabilir ise ELYSIUM,
durdurulamaz ise MAD MAX
benzeri bilim kurgu senaryolarıyla karşılaşacağız.

yaşasın çevreciler
Bu yakın felaketleri,
çevreci eksende düşünerek,
biraz olsun
hafifletme,
düzeltme,
iyileştirme,
bilgilendirme,
karşı çıkma hatta direnme anlayışıyla çalışan
birçok kişi ve sivil toplum örgütü bulunmaktadır.
Hepsine çabalarından dolayı MİNNETTARLIK duyuyoruz.
Bu sivil toplum örgütleri sayesinde
bir birçok akıl bilinçlenmiş,
çevre sorunlarına duyarlı hale gelmiştir,
Tehlikelerin farkına varmaya başlayanlar,
Artık kanser, obez yada şeker hastası olmak istemiyor.
Çocukları için kirli hava,
Kirli su,
iklim değişikliği sonuçlarını istemiyor.
Var olan ekonominin işleyiş biçimi yüzünden,
Ve insanların bencil taleplerini daha çok önemseyen siyasi otoriteler
Bu dönüşümü 30, 50 hatta 100 yıllık planlar çerçevesinde,
Enerji ve Ulaşım gibi sembolik sektörlerde istemsizce,
Ve Kyoto protokolünde olduğu gibi göstermelik şekilde planlamaktadırlar.
Maalesef sanıldığı kadar zamanımız kalmamıştır.
riskler
TEK TEK GERÇEKLEŞİYOR
Bütün riskler tek tek gerçekleşmektedir.
Artık toplumsal otoritenin eli ile
çevreci politikalar hayata geçmek zorundadır..

bilimsel gerçekleri
İNKAR ETMEYEREK;
Siyasi ve ekonomik kararlarda insanların isteklerinden çok BİLİMSEL sürdürülebilir gerçeklerle hareket edilmelidir;
İnsanın BİYOLOJİK yapısının diğer canlı türlerine doğrudan bağlı olduğu kabul edilmelidir;
DİĞER hayvan, bitki türlerinin, toprağın, suyun, havanın ve dünya miraslarının haklarını, İNSAN söz konusu olduğunda geri plana itilmemelidir.
İnsanların arasında, Özgürlük, her anlamda Eşitlik ve Sosyal Adaleti her şeyin önüne koyulmalıdır;
Her türlü doğal veya insan eliyle olan afete, salgın hastalıklara, global ekonomik şoklara, savaşlara, gösterilere, terörizme, psikolojik yıkımlara, iktidar boşluklarına uluslararası, ulusal ve yerel anlamda son derece DİRENÇLİ, SÜRDÜRELEBİLİR enerji, sanayi, teknoloji, maden, turizm, gıda ve tarım modeli, kesintisiz güvenlik, adalet, sağlık, iletişim, ulaşım ve eğitim sistemi oluşturulmalıdır.
Milli gelir yada Büyüme rakamlarının değil, MUTLULUK, Sağlık, Özgürlük, Adalet ve Aklın, Bilgi, Bilim, Sanat ve Spor İnsanın asıl zenginlik ölçüsü ve kaynağıdır.
Bunların yanında İnsanın tarihsel gerçeklere dayansa dahi, Her türlü nefreti, Savaşa değil, “YURTTA BARIŞ, DÜNYADA BARIŞ” ilkesine uyarak, barışa ve sevgiye çeviren bir anlayış benimsenmeldir;
Ve bu uğurda göreve atılma sırasındaki şartları düşünmeyerek, Saygıyla ve şükranla bağlandığımız ATATÜRK’ün gösterdiği ilkeler ışığında, Reformcu hızlı adımlar atan,
Bir siyasi parti olarak harekete geçmeyi gerekli kılmıştır.

amaç
Günümüz insanı, kendini kahve zincirlerinde, çok katlı ofislerde,
şehirli dört çekerlerde, banka hesaplarında, kredi kartlarında,
büyük boy televizyonlarda ve akıllı telefonlarda
sosyal medya içinde bir matrixde, doğadan kopuk yaşadığı fikrine kapılmıştır.
Oysa,
ister günde 1 milyon kazanan new york da bir hisse senedi taciri ol,
ister üçüncü dünya ülkelerinin birinde, günde 5 dolar kazanan bir hamal,
dünya üzerinde yaşayan her insan,
bir ot, bir kedi, bir kuş, bir balık
kadar toprağa, havaya ve suya bağlıdır.
Çevreci parti sana,
Sürdürülebilir bir GERÇEK dünya sunacaktır.
Bu
iş dünyası, teknoloji, sanat, bilim, spor
ile mutlu bir yaşam
ve yanında
gerçek bir fincan arabica kahve sunacaktır.
Çevreci Özgürlük Partisi,
Sanatı, sporu, bilimi yaşayıp
ve her türlü insan ihtiyacının üretmenin bedelinin
doğayı mahvetmek anlamına
gelmeyeceğini gösterecektir.

küresel yaklaşım
Çevre sorunlarının çoğunluğu artık son derece küreseldir.
Karadenizi kirletenler, etrafındaki her insanı, her canlıyı kirletmiş olur.
Araçların, sanayi tesislerinin ve enerji santrallerin atıkları, aynı atmosferi zehirler.
Plastik, bütün okyanuslarda adalar haline gelmiştir.
Sıcak dalgaları ülke sınır kapılarından pasaportla geçmez.
Bir nükleer felaketle, radyasyon dalga dalga kıtalar boyunca yayılır.
Avustralya'daki orman yangınları bütün atmosferi baskılar.
Sebebi savaş, açlık, kuraklık, işsizlik veya özgürlük ne olursa olsun göçmenlik
artık sınır tanımaz ve durdurulamaz Sivil işgal halini almıştır.
Ekonomik ve sosyal anlamda çıkmazlara sürüklenen insanlar,
kendilerini iç savaş ve terör içinde bulmaktadır.
Fakat, iç savaş ve terör artık yerel bir sorun değildir. Küresel aktörler,
Haklı haksız gözetmeksizin kendi çıkarları için, karşı taraflara destek olmaktadır.
Bunun küresel sonuçları da tabiki olmaktadır.
Borsalar, para, şirketler ve zenginlik gibi kavramlar artık hep küresel hale gelmiştir.
Küreselleşme gerçekleşmiştir. Bunun
dünya nüfusuna oranla çok küçük bir insan grubu veya bazı ülkeler
üzerinde etkileri son derece olumludur.
Fakat dünyanın kalanın hali içler acısıdır.
Savaşanlar, ölenler, aç kalanlar, bombalananlar, susuz,
tuvaletsiz, salgın içinde ölmeyi bekleyenler
ana akım medya haberlerinde duyarsızca geçen,
sıkıcı birer alt yazı haline gelmiştir.
Ama görülmektedir ki, salgınlar, göç,
terör, ekonomik krizler, hiç kimseyi ayırt etmemektedir ve artık
ülkelerin sınırlarını, zenginliğini, boyutlarını
umursamadan vurmaktadır.
Artık Dünya üzerinde yaşayan,
her bir insan hatta her bir canlı,
aynı gemidedir.
Ve o gemi artık Nuh’un gemisidir.
Kendi elimizle oluşturduğumuz felaketler bizi bu duruma sokmuştur.
İşte bu yüzden, çevreci politikalar yerel değil, küresel olmak zorundadır.
Sadece kişilerin, grupların, ülkelerin, ümmetlerin, kıtaların tek başlarına,
baş edebileceği sorunlar
Değildir.
Yerel de bir fabrikanın atık tesisinin iyi çalışmaması sonucu
bir dereyi zehirlemesi en kolay baş edilecek sorundur.
Fakat insanların tüketim alışkanlıkları, konformist yaklaşımları,
sosyal önyargıları, bencillikleri ve nefretleri,
çevre politikalarının önündeki en büyük engeldir.
Nasıl ki, sevgi, özgürlük, iletişim, bilim,
sanat, spor, teknoloji gibi olguların
bir ülkesi veya aidiyeti yoksa,
çevreci yaklaşımın aidiyeti, dilli, ırkı, rengi yoktur

nasıl farklı ?
Çevreci parti, kişi, grup, ekonomi, etnik köken, kültür, inanç veya sosyal sınıf üzerinden
kısa vadeli politikalar değil,
insani ve bilimsel gerçekler üzerinden
insanın içinde var olabildiği tabiattaki bütün varlıkları gözeterek,
Sürdürülebilir küresel politikalar üretir.
Büyüme rakamları, gayri safi milli hasıla, para politikaları gibi
Sanal gerçekliklerle ve ortalamalarla değil,
bire bir her bireyin mutluluk ve gerçek yaşam kalitesinin
artırılması ile ilgilenir.
Tabiat, insandan önce milyonlarca yıl,
dünya üzerinde felaketlere rağmen
mükemmel şekilde varlığını sürdürmüştür.
Fakat insanla beraber,
bunun devamlılığı ciddi tehdit altına girmiştir.
Hiç zengin bir ağaç, bir köpek ya da ayı var mıdır?
Bir tohum rüzgarda savrulurken pasaportla yolculuk eder mi?
On binlerce kurt başka bir kurt sürüsüne
farklı uluduklarını öne sürerek saldırır mı?
Bir Aslan karnı tok olduğu halde,
bir ceylanı spor olsun diye avlar mı?
O ceylanı, aslan paralarken diğer ceylanlar, onun öldürülmesini kutsal ilan edip,
öç almak için toplanıp,aslana saldırır mı?
İşte insan, aklında daha sayılamayacak kadar şeyi kurgulayarak
kendine bariyerler, kimlikler, kıskançlıklar, nefretler
icat ederek zorluklar çıkarmıştır.
Bu partinin düşünce şeklinde, etnik ve sosyal ayrımlar,
pasaportlar, fakirlik, zenginlik, ekonomi, savaşlar,
eskimiş insan icadı oyunlardır.
Bu oyunların sonunda gerçekten insanlar kitlesel şekilde mutsuz olup,
aç kalıp, ölmektedir.
İşte çevreci parti, insan - doğa arasında adaletli, sürdürülebilir,
hiçkimse için sosyal yada fiziki şiddet içermeyen
bir devamlılığı garanti eden oyunlar icat eder.
Çevreci parti,
Bir sanatçının notası, fırçası ve oyduğu taş kadar,
Bir emekçinin salladığı çekiç, sıktığı vida,
Bir sporcunun teri,
Bir doktorun gece nöbeti,
Bir bilim insanının test tüpü,
Bir matematikçinin formülü
kadar gerçekle ilgili,
Aynı zamanda,
Sonbahar da hayat hayali kuran kelebek kadar hayalcidir.
Ancak, siyasi partilerin birincil amacı iktidar olmaktır.
Çevreci partinin birincil amacı ise
çevreci ve özgürlükçü politikalarının bir an önce hayata geçmesidir.
Bu yüzden çevreci parti demokratik yollardan seçilmiş ve atanmış yönetimlere,
siyasi görüşünü eleştirmeden, bu politikalar üzerinden
kitlesiyle beraber yardımcı olmak ve mümkün olduğunca beraber çalışmayı
ve çözümler üretmeyi taahhüt eder.
Ayrıca aynı şekilde, kişilere,
firmalara, okullara, sivil toplum örgütlerine, diğer partilerin hitap ettikleri kesimlere,
çocuklara, gençlere, toplumun her kesimine bu politikalar üzerinden
yardımcı olmak, eğitimler yapmak, çözümler geliştirmek,
projeler üretmek, uygulamalar yapmayı
taahhüt eder

nedir?
ÇEVRECİ BAKIŞ
Eğer insan doğadan bağımsız olabilseydi,
Örneğin bedeni bir robot ve aklı bir yazılım olabilseydi eğer,
doğadaki dengesizlikleri umursamamak gibi bir lüksü olabilirdi.
Ama insan,
öz canlılığını sürdürebilmek için, temiz havaya, temiz suya, temiz gıdaya,
doğaya, yeşile, çiçeklere, kırlara, hayvanlara, denizlere,
ve mutlu olabilmek için onlardan aldığı duygulanımlara ihtiyacı vardır.,
Bu sebeple,
bilimsel çıkarımlar yapabilen ve öngörülü her İnsan,
duygusal sebeplerden çok,
kendi yaşamsal ihtiyaçlarını karşılayabilmek adına,
doğanın döngülerini ve dengelerini bozmamak,
canlıların ve varlıkların tamamının haklarını gözetir.
Çevreci bakış ise,
Bu yaşamsal bağların
farkında olduğu gibi,
kurdu kuşu yosunu
ve her balığı
kendi türüne benzer şekilde sever.
Doğanın insana,
Hiçbir şekilde ihtiyacı olmadığı gibi
İnsan doğa için tam bir parazittir.
Doğa İnsana yaşam verir, hava, su, gıda sunar.
Çevreci doğaya şükran ve saygıyla yaklaşır.
Çevrecilik, insanın doğaya verdiği hasarları geri döndürmek için bir fırsat ve dilektir.

zamanlama
MANİDAR !
Bugüne kadar,
Çevreciler uyardıkça,
onları hafife olan tavırlar ile
ve getirilen çözümleri gerçekçi bulmayarak,
Ekonomi ve tüketimi ön plana çıkaran çeşitli fraksiyonlardaki
siyasi yönetimlere oy veren toplumlar,
ilk defa,
modern çağda herkesi çaresiz bırakan bu küresel bir salgında,
Kurulan toplumsal ve ekonomik organizasyonların ne kadar kırılgan yapıda geliştiği anlayabildiler.
İşte tamda salgının en sıcak yerinde,
artık dünya toplumlarının,
çevreci idarelere yönetilmesi kaçınılmaz olduğu netleşmiştir.
Biliyoruz ki;
Kin ve nefret konusunda insan hafızası fillerden güçlüdür;
Lakin bu salgın sonrasında,
bencillik,
konfor ve tüketim söz konusu olduğunda insanların hafızasının,
balıklardan zayıf olduğunu hep beraber göreceğiz.
Dünyadaki bütün toplumlar
yine AVM kapılarında alışveriş sırasına girecekler.
İşte bu sebeple,
insanların anıları tazeyken onları çevreci politikalarla tanıştırmak gereklidir.
Bu yüzden
22 Nisan Dünya gününde, yayına başladık.
23 Nisan 2020, Atamın TBMM açmasının 100 üncü yılında,
çocuklarla beraber yaşanabilir yarınların hayallerini gerçekleştirmek için
harekete geçiyoruz.

kim miyiz biz?
HERKESİ SAY !
Bizler bir ot, bir sinek,
Bizler bir sarmaşık ve bir kediyiz.
Bizler bir çınar, bir gergedan.
Bizler hem küçük balık ve hem büyük balığız.
Bizler hayatı birbirine bağlayan zincirdeki her bir halkayız.
Ve insan olarak ise hiç kimseyiz.
Bizler, politikacı olmayı istemiyoruz.
Politikacıların etik kuralları uygulayan
ve bilimin ışığında sürdürülebilir dünyayı savunan
çevreciler olmasını istiyoruz.
Bizler, mutlu yaşamak isteyen,
Yazılımcı, bilim insanı, eğitimci, işci,
emekci, sanatçı, sporcu, öğrenci, emekli,
makamsız ve adsız yüz milyonlarca sıradan insanlarız.
Öyle kalmak istiyorduk.
Ama acımasız, bencil ve açgözlü insanın eliyle,
hızla gerçekleşen çevre kıyımına,
siyasi güç olmadan hayır deme fırsatı kalmamıştır.
“Kim olursan ol, gel”, ilkesiyle görüşlerimizi destekleyen
herkesi çağırıyoruz.
Sadece SEN gel.
Kinlerini, nefretlerini bırak gel.
Mutluluk, sevgi ve bilgi için gel.
Bu partide etnik kimliğin, dinin ve sosyal sınıfların
bir önemi ve ayrımı yoktur.
Etnik olarak kendini azınlık sayanların
veya kendini çoğunlukta görenlerin
hakları veya ayrımları yoktur.
Ve bunlar asla ön plana çıkarılarak,
bunlar üzerinden politika yapılmaz.
İnsan insandır, sadece insan hakları vardır.
Bu partide, din, mezhep, inanış ve dinsizliğin
bir önemi yada özelliği yoktur.
Bizce İnanç, insan özünün
ve aklının yaratıcısıyla olan ilişkisidir
ve başka kimseyi ilgilendirmez.
İnançsızlığı veya dini veya inanç türünü
uygulama yada yayma adına
hiçbir şiddette sosyal zorlama veya propaganda
parti tarafından yapılamaz, sembolize edilemez.
Bu parti, kişilere, sosyal sınıflara, cinsiyetlere, şehirliye,
köylüye, üreticiye, emekçiye, kapital ve varlık sahiplerine
veya kendini elit görenler için,
toplumun kalanını veya çevreyi
zor duruma düşürecek ayrımcı politika üretmez.
Her zaman dengeler
ve toplumsal gerçekler,
bilimsel çerçevede gözetilecektir.
Hiç kimse,
kimliğini, coğrafyasını, dilini,
ailesini, sosyal sınıfını seçerek doğamaz.
İçine doğduğu kültürü ve dini yaşayarak yetişir.
Çevreci, gelişen olaylar karşısında,
hiçbir zaman kişilere, etnik kökene,
kültürel, dini, ve başka sosyal kitlelere
parti politikaları ile çelişse dahi,
tepkisel mesaj veremez.
Çevreci parti,
politikalarını üretip uygularken, duygularla tepkisel değil,
kitlelerin düşünüş şeklini tanıyarak, kavrayarak,
empati ederek, iknaya
veya uzlaşmaya gitme ile mümkün olacağına inanır.