TOPRAĞA, BİTKİLERE VE TARIMA SAYGI
Toprağın ve Bitkilerin ruhu olmadığını düşünerek ne çok yanılıyorsun.
Toprak ve her canlı formu kutsaldır.
Bir küçük çekirdeğinden koca bir elma ağacı olurda, sen onu sulu sulu yersin. Hatta bunun için o tohumun toprağa düşmesi, büyümesi, dal budak vermesi, çiçek açması, yapraklanması, çiçeğin koruğa, onun meyveye dönmesi ve kızarmasına kadar hiçbir şey yapmana gerek bile yoktur aslında. Küçücük kafanda, bu marifeti ister evrime bağla,
ister yüce yaratıcıya, o bir canlıdır ve icat ettiğin en karmaşık makinelerinden daha karmaşık ve marifetlidir.
Ve kendini akıllı sanan “insan”, bitkiler için en büyük tehlikedir. Bu yüzden; Doğadaki bitki çeşitliliğini riske edecek tarımsal faaliyetler yapmayacaksın. Onların gen haritasını bozmayacaksın. Onlar yaşam zincirinin ilk halkasıdır. İlk halka olan bitkiler yaşamı Toprağa, suya ve havaya bağlarlar. Onlarla oynarsan ilk halkayı koparırsın
ve zincirin son halkası olan insan,
ne kısa akıllıdır ki kendi yaşam bağının ilk halkasını
değiştirir, zehirler, keser, yolar, ezer, yalnızlaştırır. Tarımsal faaliyetlerinizi, olabildiğince küçük küçük adalarda yapınız.
Yerel ve Geleneksel
Çok büyük alanlarda geliştirilmiş ırk tohumları ekilerek ve zirai ilaçlar kullanarak endüstriyel üretim biçimi, verimli ve karlı görünebilir. Oysa yaşamın diğer halkalarından koparılmış bu bitki, fabrikada üretilen bir kimyasal boya veya tutkal gibi senin bedenine yabancı bir madde haline gelir. Diğer otların, böceklerin ve diğer canlıların arasına sıkışmış yaşam mücadelesi veren bir bitki ise, yaşamın her halkasına sıkı sıkı bağlanacaktır. Eğer iklime, suya diğer bitkilere ve böceklere adapte olamıyor ise o bitkiyi o bölgede üretmeye çalışmayınız. Bazı mantar türleri ancak bir bölgede, bir yükseklikte kendiğinden her sene olur. Başka yerlerde, bazı türlerini, ne yaparsanız yapın üretemezsiniz, işte aslında, bütün bitki türleri için geçerlidir. Hepsinin ihtiyaçları farklıdır. Kimisi arsızdır kimisi nazlıdır. Her fasulye her iklimde, her yükseklikte olmaz. O bölgeye adapte olan fasulye cinsi ise doğru düzgün ne gübre ister, ne çapa.
Genetiği değiştirilmiş şeyler yapmayın
Bitkilerin, her cinsini tanıyın, tanıtın, tanımlayın, arşivleyin, her türü koruyun ve yok olmaması için önlemler alın. Yerel not: Anadolu dünyanın en zengin bitki çeşitliliğine sahip bölgelerinden biridir. Bunu mahvetmeyin.
Sadece orijinal ve yerel tohumları mutlaka mutlaka kullanın. Dünyanın her yerinden gelen veya laboratuarlarda geliştirilen her tohumu her yere saçmayın. Bazı cinsler istilacı olabilir. Bu yerel coğrafyanın bitki ve böcek ve diğer hayvan çeşitliliğini riske edebilir. Genetiği değiştirilmiş ürünler biyolojik bir makinedir. Pandoranın kutusu açılmış, hepsi ortalığa saçılmıştır. Bir tohum bire 10 verirken bire 100 vermeye başlaması normal değildir.
Doğada neyse o kadardır. Ne azdır ne çoktur. Bunu etik kurallar sebebiyle söylemiyoruz.
Biraz incelerseniz, araştırırsanız, bir genin doğadaki yerini bulmak için binlerce yıl evrildiğini görürsünüz. Bu bir sanatçının akort etmeye çalıştığı gitar telleri gibidir.
Onu fazla gererseniz kopar, az gererseniz kötü ses çıkartır.
Genetiği değiştirilen bitkiler ve çevresindeki habitat için dengenin ne tarafa bozulacağını tahmin edebilecek teknolojiniz henüz yok. Genetik geliştirme, aslında canlı genetiğini lehimize bozma demektir. Bu dağılan tohumları bir daha geri toplama mümkün olmayacağından dolayı, Bir gün insan, doğmamış çocuklarımızın DNA sını da bu bozuk ürünlerin kötü sonuçlarına karşı, adapte etmek için uğraş vermek zorunda kalacaktır.
Çünkü bizi saymayın artık, doğacak çocuklar,
yediği mısırı, buğdayı sindiremez, çoğu bitkiye alerjik reaksiyon gösterir olacaktır. İnsanın içsel savunma sistemi, doğal olmayan şeylere karşı savunma geliştirmiştir. Her buğday gibi görünen şey, vücutta buğday olarak algılanmaya bilir. Bir tutkal yutmanız gibi veya zehirli bir ot yemeniz gibi anlaşılabilir.
Bugün, bir çok GDO lu buğday türlerine karşı bir çok kişide Gluten alerjisi gelişmiştir. Tekrar verimsiz ama doğal buğday türlerine dönüş kolay olmamaktadır. İnsanlar genelde bu ürünlerin, sadece insana olan etkilerini araştırırsınız, ama doğada bu matematik, fizik, kimya olarak her şey yeniden yeniden düzenlenir. Ve her bir değişim başka bir değişime sebep olur. Ve sen bunu hesap edemezsin.
Bu milyonlarca yıl sürmüş hesap ve düzenlemeyi hevesli genetikçi tarafından, iyi niyetle dünyayı doyurma
veya tohum patentiyle zengin olma hayaliyle
bir anda alt üst edilmesine izin vermeyiniz.
"benim sadık yarim kara topraktır"
bu sırra mazhar olan sen, ne güzel insansın, ey Veysel..